Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte, internet; hayatımızın ve kimliğimizin bir parçası olmuştur. İnsanların internete gösterdiği rağbet, birçok unsurun da internete taşınmasını beraberinde getirmiştir. İnsanların teknoloji paralelinde değişen davranış ve tutumları gereği; haber, alışveriş, sosyal paylaşım vb. sitelerin sayısı ve önemi oldukça artmıştır. Artan internet sitesi ve kullanıcı sayısıyla birlikte, internet siteleri birçok ihlalin de merkezi haline gelmiştir. Bu çalışmada; internet aktörlerinden biri olan yer sağlayıcıların; internette yer alan hukuka aykırı içerikten doğan sorumlulukları; kanun, yönetmelik ve Yargıtay kararları çerçevesinde incelenecektir.
II. YER SAĞLAYICI KAVRAMI
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un “Tanımlar” bölümünde yer sağlayıcı; “hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler” olarak tanımlanmıştır. Yani kullanıcıların içerik meydana getirebildiği; sosyal paylaşım, e-ticaret sitesi vb. birçok örnek yer sağlayıcı sıfatına sahiptir.
Aynı kanunda internet aktörlerinden bir diğeri olan içerik sağlayıcının da tanımına yer verilmiştir. Buna göre içerik sağlayıcı; “internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler” şeklinde tanımlanmıştır. İçerik sağlayıcı ile yer sağlayıcı; sorumluluk ve yükümlülükleri bakımından da farklılıklar arz etmektedir. Bu nedenle iki aktör arasındaki farkın algılanması önemlidir. Örnek vermek gerekirse; bir sosyal paylaşım sitesi olan Facebook yer sağlayıcı, Facebook’ta paylaşım yapan profil sahibi kullanıcılar ise içerik sağlayıcı konumundadır.
III. YER SAĞLAYICININ YÜKÜMLÜLÜKLERİ
5651 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde “Yer Sağlayıcının Yükümlülükleri” başlığı altında birden fazla yükümlülüğe yer verilmiştir. Kanunda yer sağlayıcının, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı hükme bağlanmıştır. Akabinde ise; yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlü olacağı belirtilmiştir. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te ise yine paralel bir düzenlemeye yer verilerek, yer sağlayıcının; yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, 5651 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre Başkanlık, adli makamlar veya hakları ihlal edilen kişiler tarafından haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Kanun ve yönetmelikteki düzenlemeye bakıldığı zaman, yer sağlayıcıya hukuka aykırı içerikleri kontrol ve araştırma yükümlülüğü verilmediği görülmektedir. Bu düzenlemeler; yer sağlayıcıları, hizmet verdiği birçok içerik hakkında sorumlu tutmanın hem fiziksel olarak imkansız olacağı hem de adaletsizliğe yol açacağı için yerinde olduğu söylenebilir (Dülger, 2018, s. 654).
Bu düzenlemenin yanı sıra, yer sağlayıcının hukuka aykırı içerikten haberdar edilmesi halinde, yayından çıkarmakla yükümlü olacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda belirtmek gerekir ki, yer sağlayıcının hukuka aykırı içeriği yayından çıkarma sorumluluğu, teknik olarak imkânının bulunduğu ölçüdedir (Meran, 2010, s. 119). Uygulamada “uyar-kaldır yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntemde, yer sağlayıcısına; özel mesaj, elektronik posta vb. yollarla ulaşılarak ihlâl içeren içeriğin yayından kaldırılması istenebilecektir (Dülger, 2018, s. 743). Örneğin yer sağlayıcı, kişilik hakkına saldırı şeklinde gerçekleşen hakaret içerikli bir paylaşımdan haberdar edilmesi halinde bu yayını kaldırmakla yükümlüdür.
Kanunda bildirimin, yer sağlayıcısına ne şekilde yapılması gerektiği konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple yer sağlayıcının hukuka aykırı içerikten haberdar edilmesinin yeterli olacağı söylenebilir. Nitekim yer sağlayıcının sorumluluğunun konu edildiği bir davada yerel mahkeme; yer sağlayıcının, sağladığı internet adresi üzerinden yapılan yayımlarla ilgili sorumlu tutulabilmesi için usulüne uygun ihtarın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, akabinde ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 21.01.2020 tarih 2019/5303 E. 2020/629 K. Sayılı kararında “yer sağlayıcının sorumluluğunun ancak hukuka aykırı yayının kendisine bildirilmesi ya da bunu bilecek durumda olduğunun ispatıyla mümkün olduğu vurgulanmıştır. Dairemiz yerleşik uygulamalarında da “uyar kaldır” olarak anılan bu kural yer sağlayıcıyı ihtar ile hukuka aykırı içeriği kaldırtma, aksi halde sorumluluk yükleme biçiminde açıklanmıştır. Özetle, yer sağlayıcının tazminat sorumluluğu için sıralı bir ihtar prosedürü gerekmeyip haberdar edilmiş olması yeterlidir.” değerlendirmelerine yer vererek kararın bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir.